“Çocuklarınızı çokça öpün! Her öpücük karşılığında cennette bir derece alacaksınız.Hz. Muhammed (s.a.v.)
Lilypie Kids Birthday tickers

24 Mart 2010 Çarşamba

CAN ÖZÜNDEN BESMELEYİ ÇEKMİŞ ADAM GİBİ ADAM

O bizim yüreğimiz, bizim duruşumuz, bizim sesimizdi.
Zaman zaman geri dönenler olsada, o bizim hiç geri adım atmayan cesaretimizdi. Bir çoğumuz Dünya telaşı ile yalpalarken,o cetvelle çizilmiş gibi dümdüz yolunda ilerleyen gölgemizdi. Hiç eğilmeyen başımız, hiç zedelenmeyen onurumuzdu”
Türkiye bir “Adam Gibi Adam” ı daha yitirdi…
O bir liderdi... Daha bıyıkları terlemeden girdiği davadan saçları ağarmadan ayrılmak zorunda kaldı..
Türk-İslam Ülküsü’ ideolojisinin, ‘İlah-i Kelimatullah’ ve ‘Nizam-ı Alem’ davasının tavizsiz bir neferiydi.
Beyefendi duruşu,lider karizması,mütevazi kişiliğiyle bizden biriydi…
İman ehli,İman eri,örnek bir Müslümandı…
“Ey sonsuzluğun sahibi sana ulaşmak istiyorum” diyordu yıllar önce soğuk ceza evi odasında yazdığı şiirinde,
Ki o ceza evinde yatmasının tek nedeni tam bir MÜSLÜMAN – TÜRK olmaktı…
Ve ulaştı sonsuzluğun sahibine Muhsin Başkan…
“İnna Lillahi ve inna ileyhi raciun” Ayetinde buyryuduğu üzere hakka döndü O’da.
Dağ gibi bir adamdı,bir dağda son buldu yaşamı…Onada zirveler yakışırdı zaten,
İzlediğim bir roportajında gazetecinin bir kendisine
“Hiç iktidar olamadınız,bu başarısızlığın sebebi nedir” diye sorduğunda
Bilinen gülümsemesinin ardından şu cevabı verdi.
“Yarın ilahi huzura çıktığımızda bize – neden iktidar olamadınız- diye sorulmayacak,nasip değilmiş,başarısızlık iktidar olamamak değildir,Hak bildiğimiz yolda ilerledik”
Onu sevmeyenler dahil herkes mertliğini yiğitliğini kabullenmişti.
O’nu kaybettik…
“BETON SOĞUK ÜŞÜYORUM” diyordu eylül zindanlarında…
O üşüyordu, herkes üşüyordu üşüyorduk. Bir nesil üşüyordu zindanlarda aslında.
Ülkesine ve ülküsüne sevdalı olmanın bedelini ödüyordu zindanlarda, yinede vazgeçmedi hiçbir inancından.
Ne sevdalarından vazgeçti, ne ülküsünden. İnandığı gibi, dimdik yaşadı hep.
Direnmenin yaşamak olduğunu öğretti geride kalanlara.
Sızlanmadı bile uğradığı haksızlıklara.
Zindan da geçirdiği günlerde;
Avrupa’dan gelen İnsan Hakları Komitesi ceza evini dolaşıyor. İşkence görüp görmediklerini soruyorlar.
Koca Reis ve arkadaşları, “Kendi devletimizi yabancı birisine şikayet etmeyiz” diyorlar. “İşkence oldu mu?” deyince, “Türk devleti işkence yapmaz. Bu bizim iç sorunumuzdur” diye milli bir duyarlılıkla konuşuyorlar.
Yabancılara şikayeti onurumuza yediremiyorlarz. “Bu milli gururumuzu incitiyor.” diyerek şikayet etmemekte direniyorlar.
Oysa öylesine ağır işkencelere maruz bırakılıyorlar ki,
-"Kollarım açık olarak, üzerime omuzumdan bir kalas bağladılar, -T- şeklini aldım. Bir sandalyenin üzerine çıkartıldım. Kalas tavanda bir yere çengellere asıldı, sandalye altımdan çekildi, havada sallanarak boşlukta kaldım. O şekildeyken elektrik verdiler..."-
Bir çok arkadaşı asılarak idam ediliyor,bir devlet kendi evlatlarını hoyratça ziyan ediyor…
Şuçlu bulunmuyor Koca Reis mahkeme sonucunda,tabiî ki mahkeme 7,5 yıl sürdükten sonra ne fayda…
Ömründen yılları çalsa bile bir defa şikayet etmedi kendisi devletinden,milletinden…
Okudu, yazdı, anlattı, bir rehber oldu yüz binlerce gencin ufkuna, reis oldu, ağabey oldu.
Hiçbir zaman erişilmez olmadı sevenlerine, hep yanı başlarındaydı,içimizden biriydi,
“Liderliğin dokunulmazlığı” değil, sıcaklığı vardı hep onda.
Harcanan bir neslin sembolüydü
O sağ-sol kavgaların da öldürülen, sakat kalan, ömürlerini zindanda tüketen, darağacına çekilen bir neslin sembolüydü
O zülüm nerden gelirse gelsin, başkaldıracak kadar cesur, hak nerden gelirse gelsin, kabullenecek kadar erdemliydi.
O… Başkaydı
O çünkü. Sıradan hayatların, bir iz bırakmadan gittiğini biliyordu.
Allah’ ın kendine verdiği kabiliyetlerin sorumluluğunu taşıdı hep, onun için hiç sıradan olmadı. Kendi orijinalliğini korudu.
Hep kendi oldu ve inandığı gibi yaşadı. Şimdi gitti…
Ölümü bile sıradan olmadı…
Yeryüzünü nokta nokta görebilen bir teknolojiye sahip dünyanın aslında ne kadar aciz olduğunu yüzümüze vura vura gitti…
Şimdi gönüldaşların üşüyor Muhsin Başkan,
Mekanın cennet olsun,
Biz ne seni unuturuz,
ne de o kahpe eylülleri…
FATİH ÖZ

Rabbim mekanlarınızı Cennet eylesin  sizi unutmayacağız.

4 yorum:

İlkay dedi ki...

Allah mekanını cennet eylesin. Muhsin Başkanı kaybetmek çok üzdü bizleri böyle insanlar zor geliyor dünyaya :( kıymetini bilemedik inş Fatihalar göndererek kendimizi affettiririz. Allah ailesine sabır versin.

KARA KUZUCUĞUN ANNESİ dedi ki...

Amin canım.Hiçbir devlet adamı için bu kadar üzülmemişdim gerçi o devlet adamından çok dava adamıydı.Onun için olumsuz düşünen biriyle karşılaşmadım hiç.Evet Fatihalar gönderelim en azından .Rabbim ailesine sabırlar versin.

Hilal dedi ki...

Rabb'im mekanlarını cennet eylesin
içimizdeki Muhsin'ler tükenmesin İnş.. sevgiler

KARA KUZUCUĞUN ANNESİ dedi ki...

Amin dediğin gibi Muhsinler tükenmesin inş.